TAKSİ AĞALARININ GÖREVİ

Her durağın birden fazla taksi arabası olan bir ağası vardı. Bu ağalar bir lâkapla anılırdı. Abanoz Sokağının kızlarını izinli oldukları günler Şoför Saim gezdirirdi. Bu, onun işi, onun görevi idi. Kadıköy’de Giyom Süleyman ün salmıştı. Bir de ünlü Senihi Yürüten vardı ki, Senihi Garajı’nın sahibi olan ve şoförlükten yetişen bu zatın daha sonraki yıllar Şoförler Cemiyetinin reisi olduğu ve Demokrat Parti’den milletvekili seçildiği görülecektir.
İstanbul şoförlerini yönetenler taksi ağaları idi. Kendilerine özel otomobil almak isteyenler, satın alacaklar arabanın takside çalışıp çalışmayacağını mutlaka onlara danışırlardı. Eğer ağalar hayır derse alıcı da vazgeçerdi bu alışverişten. Çünkü, insanları o yıllar otomobil sevdası öylesine sarmaya başlamıştı ki, “İki-üç yıl kullanıp sonra yenisi alırım. Otomobilimi de hiç değil ise taksi çıkartır, taksicilere satarım” diye düşünürlerdi.
İstanbul’da veya diğer şehirlerde özel ve taksi olarak 800 kadar otomobil vardı.
1928 yılında Türkiye’de 1500 otomobil Samsun, İzmir, Bursa, Adana ve Trabzon gibi büyük illere dağılmıştı denilebilir. Buna ilaveten 1000 kadar kaptıkaçtı ile 3000 kadar çeşitli tip kamyon ilâve edildiği zaman tüm ülkede yaklaşık 5500 motorlu aracın mevcut olduğunu düşünebiliriz.
Yine aynı dönem taksi şoförlerine yılda 25, özel otomobil olarak da 10-12 araba satabilen acentalar fevkalâde başarılı kabul edilirdi. İstanbul’da özel otomobillerin sayısı 1927-28 yıllarında 200 kadardı. Bunlar bomboş caddelerde ağır ağır dolaşırken içindekiler caka ile etraflarını süzer, dışarıdakiler ise imrenerek onları seyrederlerdi. Çocuklar için otomobil görmek veya peşinden koşmak büyük bir eğlenceydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir