İstanbul’un 1924-25’li yılları ilk otomobil satıcılığı işine girişen Türk tüccarı “Türk asıllı Beyaz Rus” firması Aynvefa, Sirkeci’de Ford mamullerini pazarlıyordu. 1928 sonlarında Aynvefa, Ford acentalığını bırakınca Anadolu’dan İstanbul’a gelmiş olan Kâtipzade Şakir Bey adındaki bir tüccar işi devraldı ve şirketin başına Aziz İsvan’ı getirdi. General Motors Ford’un acentalığını Amerikan Foreign Trade’den ilk devreden Leslie B. Howard’dı. Lewis Heck’in sonradan sahip olduğu bir firmanın yeri bugünkü Divan Oteli’nin bulunduğu yerdi ki Amerikan Garaj diye anılıyordu.
G. E. Baker, Grand Garage ismiyle Studebaker, Erskin ve Essex marka otomobillerini satardı. Altıparmak Kardeşler Pegeot’u, Delpiyano adlı İtalyan ise Fiat ve Lanciaları temsil ediyordu. Müslüman Türk ve Hristiyan vatandaşların beraber kurdukları ilk otomobil firması ise, Kemal Halil, Mehmet Rifat (Yalman) ve Sürekâları adlı kuruluştu. (Bugünkü Tatko) Bunlar Dodge otomobil ve kamyonları ile Goodyear lâstiklerinin temsilcisiydiler. Ünlü gazeteci, başyazar Ahmet Emin Yalman ve kardeşlerinin içinde bulundukları bu firmada en küçükleri olan Mustafa Vacit Yalman, Amerika’da uzun süre bir fabrikada işçi olarak çalışmış ve otomobilciliği öğrenmişti. Bakınız Mustafa Vacit Yalman o günleri nasıl anlatıyor: —1927 yılları İstanbul’da T modeli Dodge kamyonlarının parçalarını Salıpazarı’nda monte ederdik. Sonra gemilere yükleyip Mudanya ‘ya gönderirdik. Oradan da Bursa civarında kasabalara dağılırdı. Ankara’ya ise trene iki-üç kamyon yüklenirdi. Karadeniz şehirleri kamyon satın alırdı ama az. Bunlar vapurlara yüklenir, vinçlerle takalara indirilir. Deniz fırtınalı olup da taka sallandıkça işler zorlaşırdı. Vinci ayarlamak çok güçtü. Liman yoktu ki vapurlar yanaşabilsin. Trabzon güya transit limandı ama gayet ilkel idi. Oradan İran’a kamyonlar gönderilirdi.
—Yılda kaç otomobil alırdı Karadeniz? — 3-4 kadar. Ankara’da daha fazla idi. İstanbul’da bile 1927-28’li yıllar parmakla gösterilecek kadar az otomobil ve kamyon vardı. Hele otomobil. Kamyonlarımızın parçaları Amerika’dan gemi ile gelir Salıpazarı Rıhtımda ufak bir fabrikada montajı yapılırdı. Yani daha gümrükte iken biterdi iş. Çünkü, bütün parçalar ve kayıtları vardı. Bunlardan ne anlasın gümrük memuru, eksik mi, fazla mı? Montaj orada tamamlanır ve acentaya getirilirdi kamyonlar.
Ben o yıllar Amerika’da, Charysler fabrikasının bütün bölümlerinde çalıştım öğrenmek için. Sonra, Packard fabrikasına girdim. Orada da elektrik parçalarının yapılışını gördüm. Bernar Nahumla beraber işçi tulumu giyip aylarca çalışmış, para kazanmış ve öğrenmişizdir otomobilciliği. Bernar, Detroit’te Daimler Fabrikasındaydı. İstanbul’da karşı karşıya otururduk. Beyoğlu’nda Tokatlıyan’ın karşısında bir sokak vardı, sonunda bir köşede mağaza. Otomobil bile park edilebilirdi önünde. Trafik falan yoktu. Bomboştu her taraf. Tramvayın geçtiğin yolun kenarında otomobilimizi park ederdik. Ankara’da Ford acentası olan Koçzade Vehbi Bey ile 1927-28’li yıllarda tanıştım; yani otomobilcilik nedeniyle.