“İstanbul gümrüğüne ilk defa olarak bir otomobil getirildiği zaman bunun gümrük tarifesindeki yeri belli değildi. Bu araca ne ad verilmeliydi? Eski bir gümrük müdüründen (1) öğrendiğime göre bu o kadar çözümü zor bir sorun olmamıştı. Otomobilin bir araç olduğundan şüphe yoktu. Bu bakımdan tarifedeki yerinin arabalara ait bölümde olması gerekirdi. Mesele böylece ortaya konmuş, o günkü dilimize göre otomobilin tam karşılığı olarak “zatülhareke” (kendiliğinden hareket eden araba) denilmişti. Bu suretle otomobil, otobüs, kamyon, minibüs gibi türlü adlar taşıyan araçlar, “zatülhareke” içerisinde toplanmış bulunuyordu.
(1) 1926 yılında Trabzon’da gümrük başmüdürü olarak bulunan Niyazi Bey